Oya bundan sonra karanlıkta tek başınayken kendisini hiçbir zaman güvende hissedemeyecekti. Işıkları açık bırakacak, yolda yürürken ikide bir arkasını kontrol edecekti.
*Ne görürsem göreyim, sonuçta gerçek değiller, sen de biliyorsun.*
*Bence *o* gerçek,*
Bagajın kapağını kapatırken bir yandan da Mine’ye bakarak *bitti* der gibi yaptı. Eren sadece bu işi bitirmişti. Karanlık varlık bir yerlerde, onları bekliyordu ve daha *bitmemişti*. İnsan karşısındakini nasıl sevdiğini en çok, onu kaybetmeye en yakın olduğu zamanda anlıyordu. Başka zaman olsa canının yanmasıyla çığlık atardı. Fakat şuanda korktuğu şeyin yanında, cam kırıklarının ayağına batması son derece önemsizdi.
Ancak gerçekte ne kilitlenen kapılar, ne de kameralı güvenlik sistemleri onları koruyabilirdi. Karşılaştıkları tehlike açık olan kapılardan ya da unuttukları pencereden giren bir şey değildi. İnsan hayatında bazı zamanlar arkasına bile bakmak istemeden gitmek isteyeceği yerlerde yaşamak zorunda kalabilirdi. Kendi isteklerini ön plana koyacak birinin, sevdiği için verebileceği hiçbir mücadele olamazdı.