*Paul Leppin, acı içinde yok olan Prag’ın güzide ozanı, sonsuz bir hayal kırıklığının şairiydi…*
Max Brod
*Prag bohemlerinin kralı* olarak tanınan Paul Leppin, Karanlığa Yolculuk’ta adını koyamadığımız bir huzursuzluğu, sebebinibulamadığımız bir bunalımı ve adresini bilmediğimiz bir isyanı anlatıyor. İlk kez 1914’te yayımlanan bu kısa roman, varoluştan ümidini yitirip melankolik bir ruh haline bürünen yirminci yüzyıl insanının portresini şeffaf bir şekilde ortaya koyuyor. Yirmili yaşlarındaki Severin, Prag’ın eski ve yeni dünya arasında sıkışan sokaklarında yürürken, bir yandan ruhsal bir arayışa da çıkar. Varoluşun anlamına ve geçen zamanın bıraktığı ize dair sorgulamalara, değişen şehrin yarattığı nostalji de eşlik eder. Manevi boşluğu dolduramayan bedensel hazların, hayata anlam katmaya çalışan ölümcül arayışların hiçbiri kesin çözüm değildir bu yolculukta. Çöküş kaçınılmazdır. Bir yandan devlet memurluğu yaptığı tekdüze bir iş hayatına sahipken diğer yandan da çalışmalarıyla Çek ve Alman edebiyatları arasında bir köprü kuran Leppin, 1939’da Nazilerin Prag’ı işgal etmesi sonucu Gestapo tarafından tutuklanıp sorguya çekildi. Serbest bırakıldıktan sonra sağlık sorunları arttı ve günün büyük bir kısmını tekerlekli sandalyede geçirmeye başlasa da yazmaya devam etti. Karanlığa Yolculuk, evini arayan bir ruhun, gözünü arayan bir zihnin hikâyesi…