“Ruhunu yitirene ölüm de olsa ömür de olsa bir… Ölüm başa takılan kral tacı misali, ömür nefse takılan prangaların en sahicisi…”
Hayata bir sıfır yenik başlamış, doğduğunda attığı ilk çığlığın son olmayacağını bilememiş, yarası asla kapanmamış ama tövbenin gölgesinde soluklanıp, yüzünü aynalardan gizleyip kadere döndürmüş bir adam…
Annesinden kalan mektubun avuçlarına bıraktığı büyük sırla beraber sadece ana rahmini paylaşabildiği canının öte yarısını bulmak için çıktığı bu bilinmez yolculukta, kaderin ona sundukları yarasına merhem mi olacak yoksa yeni yaralar mı peydah edecek ömrüne? Gözyaşı ve acıyla geçen bir ömrün yarısında, ona yol arkadaşlığı yapan Devran Yaman’ın gölgesi yetecek mi canını yakanları kovmaya? Bir gül güzelinin iki dudağının arasından mı kavuşacak cennetin bahçesine? Ve en önemlisi soyadının karasını ömrüne teyelleyen adam, kalbine ışık tutanları koruyup saklayabilecek mi kendisine?