Sömürgecilik Tarihi serisinin bu altıncı kitabı Afrika kıtasının emperyalist devletlerce nasıl paylaşılıp sömürüldüğünü çarpıcı anekdotlarla anlatıyor.
Kitabın baş tarafında Mısır üzerinde oynanan oyunlar gözler önüne seriliyor. İngiltere’nin Hindistan üzerindeki hâkimiyetine kara yoluyla son vermek isteyen ve bunun için ilk hedef olarak Mısır’ı gören Fransa’nın Napolyon komutasında bu ülkeye nasıl girdiği, sinsi İngiltere’nin güçlü deniz kuvvetleriyle buna nasıl engel olup Mısır’da egemenlik kurduğu, Osmanlı Devleti’nin Mısır’ı savunmak için gönderdiği Mehmed Ali Paşa’nın Mısır’da yönetimi ele geçirip Osmanlı ile nasıl bir mücadeleye girdiği, İngiltere’nin borçlandırdığı Mısır’ı mali kıskaca aldıktan sonra Süveyş Kanalı’nı nasıl domine ettiği anlatılıyor.
Ardından Fransa’nın Tunus, Cezayir ve Fas’ta aynı taktiği kullandığı, bu devletleri önce borcun altına soktuğu, sonra maliyelerini denetlemek için görevliler gönderdiği, sonunda da fiilî işgale giriştiği kaydediliyor.
Kongo’da bir gazetecinin, kabile reislerini kandırarak Belçika Kralı adına arazi ve ormanları “mendil, şapka ve ceket karşılığında” nasıl satın aldığı, Belçika Kralı’nın Kongo’yu sömürdüğü süre boyunca on milyondan fazla siyahiyi acımasızca katlettiği konu ediliyor.
1884’teki Berlin Konferansı’nda sömürgeci Avrupa devletlerinin Afrika ülkelerini bir pastayı bölüşür gibi kendi aralarında açık açık paylaştırmalarından sonra hızlanan sömürge faaliyetlerinin Afrika kıtasını nasıl bir felakete sürüklediği, Afrika ekonomisinin nasıl yok edildiği, madenlerin ve diğer kaynakların nasıl talan edildiği aktarılıyor.
Bu seriyi ve bilhassa bu kitabı okuduktan sonra Batı’ya ve dünyadaki ekonomik sisteme bakışınız kesinlikle eskisi gibi olmayacak.