İkinci karşılaşmamız, karlı bir kış günüydü. Kasabaya sinemacı geldiği kulaktan kulaa yayıldı. Yüz lira bulan, Havuzlu Kahve`nin yolunu tuttu. Sinemacı kısa bir konuşma yaptı. Işıklar söndü ve film başladı. Bir de ne görsem? Yılmaz Güney! Uzayıp giden bozkır, telörgüler, mayın tarlaları ve ucuza satılan hayatımız, kahvenin duvarlarına yansıdı.
Yılmaz;
Hırçın,
İsyankar,
Acılı...