Bir yere, bir zamana ve bir döneme bakışın anlatısıdır. Kaplıcada Son Yaz. Yaşanan zamanlarla akıp giden günlerin kesişme noktalarında buluşan insanların öyküsü… Değişen, dönüşen her şeye tanıklığı içeren İğdebeli Hoca’nın yalnızlığında, ülkenin yakın dönemine bakışla başlayan bu öykü yurdun en ücra köşesindeki Kaplıca’ya, oradan yaşanan dünyanın sessizliğine uzanır.
Bir üçlemeyi oluşturan romanın ilk kitabı Sandım ki Göğün Cennet savrulmaları, geçişleri, kendi olma derdindeki insanların varoluşlarını bir araya getirir. 1960’ların Türkiye’sinden günümüze süregelen insan/dönem manzaraları… Çalkantılı yıllar… Orada *tek* olanlara yansıyan *çoğul* yaşamların öyküsüdür anlatılan. İçinden geçilen iyi zamanların, kötü zamanların öyküsü… Yaşanan alacakaranlıktan kendi arayışlarına çıkan Kerem ile Aslı’nın, hep kendileri olan Ömer ile Neclâ’nın, yaratıcı yalnızlıklarındaki Şair ile İğdebeli Hoca’nın, yaşadığı kentte sıkışıp kalmış Muharrem ile aidiyetinin, Anlatıcı’nın sesinin yalnızlığındaki arayış sürükleniş öyküleri…
Feridun Andaç’ın belleklere kazınabilecek Kaplıcada Son Yaz üçlemesinin ilk kitabı Sandım ki Göğün Cennet, okura çağrısı olan yeni yeni yolculuklara kapı aralayan bir roman.
KAPLICADA SON YAZ:
1.Sandım ki Göğün Cennet
2. Dünyayı Saran Sessizliğin
3. Arzen’de Zaman