Ölümlülerin sıkıcı hayatından gına getiren sevgili dostlarımız! İşte karşınızda abartılı, sonsuz, harika, leziz, ölümüne komedi, yüksek, genç ve aşık bir terane!
Vampir olmak, Jody’nin seçimi değildir. Fakat ara sokaktaki bir çöp konteynerinin altında, yanık bir el, ağrıyan bir boyun, insanüstü bir güç ve Nosferatu’ya özgü bir susuzlukla uyandığında, anlar ki, karar çoktan verilmiştir.
Sabah dokuz-akşam beş tarzı bir yaşamdan gecenin sinsi sonsuzluğuna yapacağı geçiş hiç kolay olmayacaktır. Fakat işte tam da bu noktada, C. Thomas Flood (dostlar arasında, Tommy) devreye girer. Yazar olmak isteyen Indiana’lı Tommy, San Francisco’daki bir süpermarkette, gece vardiyasında çalışıp hindi-bowlingi oynamakta ve geleceğin Kerouac’ı olacağı anı beklemektedir. Derken, güzeller güzeli, ölümsüz bir kızıl afet kapıdan içeri girer.
Ve Tommy’nin hayatını -sonraki hayatını da– genç adamın hayal bile edemeyeceği bir şekilde değiştirmek üzere işe koyulur.
*Moore’un anlatım tarzı, Vonnegut ve Douglas Adams’ı hatırlatıyor. Üstüne üstlük muziplikte ve aşk meşk meselesinde herkesi solluyor.*
- Philadelphia Inquirer