Bir devletin güçlü olunması isteniyor ise tatlı-sert ve seyrek bir merkeziyetçiliğin, bunun karşıtında ise acı-yumuşak yoğun bir yerelliğin uygulanması gerekmektedir. Devlet yönetiminde merkeziyetçilik düşü her sorunu çözemeyeceği gibi, yerellik isteği de merkezin yokluğunu hayal ederek başarıya ulaşamaz… Merkez ile yerelin ortak çalışması, ancak terazinin dengesinin yerele doğru eğim göstermesi genelden özele giderken, özelin kurgusunu güçlendirecek ve bu sonuç da güçlü bir merkez yaratacaktır. Merkezin gücünün kaynağının yerel olduğunun anlaşıldığı noktada tek bir çatı altında birden fazla odanın varlığı ne ev sahibini ne de misafirleri rahatsız edecektir.
Kamu yönetimi veya kamunun yönetilmesi için idari bir sistemin varlığı zorunludur. Ancak toplumsal ve siyasal yapılanma bağlamında gelinen nokta merkeziyetçi bir sürecin uzun süre işletilemez olduğu gerçeğini yansıtmaktadır. Bu gerçeklikten hareketle hem üniter yapının korunması hem de yerel yönetimlerin işlevsel bir konuma yükseltilmesi gerekmektedir. Bunun için birden fazla araç kullanılabilmektedir. Aynı zamanda, kullanılan araçlar için de farklı bakış açıları ile yeni anlatımlar yapılabilmektedir. Bu kitapta söz konusu anlatımların neliğinden niteliğine doğru bir seyir okuyucuyu beklemektedir.