Gide, Kalpazanlar’ı "ilk romanı" olarak değerlendirir.
Andre Gide der ki; "Dünya şayet kurtulabilirse, ancak yerleşik kurallara, kökleşmiş basmakalıp düşüncelere boyun eğmeyenler sayesinde kurtulacaktır."
Kalpazanlar, yaşamın tadını çıkarmak ve mutluluğa kavuşmak isteyen kişinin geleneklere değil, kendi yüreğinin sesine uymasını anlatıyor.
Bernard ve Olivier lise öğrencisidir. Edouard ise bir yazardır. Bernard tesadüf eseri annesine hitaben yazılmış olan aşk mektuplarını bulur ve kendisinin yasak bir aşkın meyvesi olduğunu öğrenir. Kendisini yetiştiren adamın gerçek babası olmadığını ve asla gerçek bir evlat gibi sevilmediğini düşünerek büyük bir hayal kırıklığı yaşar. Son derece ağır ve haksız bir mektup kaleme aldıktan sonra evden kaçarak sınıf arkadaşı Olivier in yanına yerleşir.
Mutsuz ve dalgalı ilişkiler, babalık, intihar ve din ile ilgili sorular ve bunların yokluğu ve eşcinsellik temaları var. Ana hikâye, ailelerden biri tarafından işletilen bir yatılı okulda bulunan bir madeni para kalpazanlığı çetesinin etrafında dönüyor.
Okurlara sunmaktan mutluluk duyarız.