Küçük yaşta babasız kalan Süreyya, içindeki duyguları resimle dışarı vurabilen, başarılı bir ressamdır. Vücut ısısı 37.2 derece olan Cemal`le kırmızı bir aşk yaşar. Ancak uzak yol kaptanı olan Cemal, Süreyya`yı taşıyamaz. Süreyya ise kendini, kaybettiği çocukluğunu büyüttüğü Ömer`in huzurlu ve olmamış varlığıyla dinlendirir. Süreyya`nın yaşamı, kırmızının tüm şiddetiyle resimden çıkmasıyla alt üst olur. Önce babası, şimdi de Cemal. Sevdiği bütün erkekler onu yalnız bırakmaktadır. Süreyya kendisini küçük kızına adar. Sığındığı kızı ise Süreyya`yı geçmişin eksikliğinden başka bir yokluğa taşımaktadır.
Yalnız ve babasız kadınlar ikliminde yağmurlu bir kadının gitleri ve gelleri ancak böyle anlatılabilirdi...
"Benim mutluluğum bir tebessümden çok daha öte bir duyguydu. Belki de bu yüzden onun peşine düştüm. Kendime mutlu muyum?" diye sormaktan çekinmedim. Bir arsızlık, hatta bir talihsizlik gibi göründü hayatım. Ben kendine asla kefil olamayacak olanlardandım. Aldığım şekli kurcalamaktansa onunla yaşamaktır benim hikayem..."