*Fakat sorarım size: Köylü verdiğine mukabil ne alır? Yolunu kendi yapmaya mecburdur, sokakları zavallı talihinden daha karanlıktır ve mektep, yüz köyün birinde bile yoktur. Candarma oralara asayişten ziyade vergi tahsilini temin için gider. Kendimizi aldatmayalım, köylü mütemadiyen vermiş, buna mukabil hiçbir şey, kelimenin bütün manasıyla hiçbir şey almamıştır.
Bunları itiraf etmek belki, eğer bir parça vicdanımız varsa yediğimiz bir lokma ekmeğin boğazımızda kalmasına sebep olacaktır ve ihtimal vicdanımızın sadasını duymamak için ‘Köylü efendimizdir!’ gibi cümleler güzel birer morfindir. Fakat hiçbir cümle hakikati değiştirmek iktidarında değildir...* (‘Bir Skandal’ adlı öyküden)
Hikâyeler diğer insanların yaşamlarını onları okuyan kişinin öyküsü hâline getirir. Başka hayatlar okuyanın zihninde, göğüs kafesinde can bulur; acıları hissedilir, sevinçleri paylaşılır…
Gelgelelim bazı öyküler gerçeğin ta kendisi ve bazı öykücüler bu gerçeklerin şahididir. Gördüklerini anlatmaktan yorulmayan Sabahattin Ali’nin kuvvetli kaleminden çıkan ve hayatın tam ortasında soluk alıp veren öykülerinden bir seçki...