Kuzey Kafkasya’nın işgalinin ardından Rus İmparatorluğu, Çerkes boylarının atalarının, yaşadığı mıntıkalardan çıkarılmasını öngören bir siyaset uyguladı. Sağ kalan yerliler dağlardaki müstahkem mevkilerden çıkartılıp, -şimdi Kazakların kontrolünde olan- Kuban Nehri civarına gönderilerek buradan sürülmesi veya o bölgedeki bataklık alanlara yerleştirilmesi planlandı. Söz konusu siyasi karar Rusların piyade birlikleri ve Kazak süvari alayı tarafından hayata geçirildi.
“Kafkas Sürgünleri” romanı, şu ana dek dünyanın görmezden geldiği 19. yüzyılın sonlarında Çerkeslerin başından geçen trajik boyutlardaki bu dramı konu etmektedir. Tarihi bir roman olmasına rağmen mevcut arşivlere ve dönemin gerçek kişilerine dayandırılarak yazılmıştır.
Tarih ve tarihsel olayların anlatımının bir amaca hizmet edeceğini ümit ediyoruz. Tarihteki düşmanlar, cezasını çekmedikleri bir adaletsizliğin ebediyen sürgitmeyeceğini ve Çerkeslere geçmişte yapılan yanlışlardan dolayı nedamet ve alicenaplıkla dolu bir siyaset izlemeleri gerektiğini öğrenmelidirler.
Mandela ve diğer büyük liderlerin usturuplu bir şekilde gösterdiği gibi, ne kadar geç gelirse gelsin, yapılan yanlışlıkların barışçıl bir çözüme ulaştırılmasında gönül rahatlığı vardır.
Tarih bağışlamaz; unutmaz da...