Çoğu şiirde hayatın gerçeğiyle sanatın konumunun sarmal bir yapı taşıdığını görürüz.
Şiir hayatı, hayat da şiiri besler.
Yaşamın gerçeği, şiire ne denli yansır? Sorusu, şairin şiiri yazdıktan sonra okuruna gösterdiği yoldur.
Nadire Sönmez, şiirlerinde bu soruya yanıt ararken, onun annesiz bir hayatı çok yönlü yorumladığıyla baş başa oluruz. O, bu alanı yer yer genişletip yaşadığı kenti ve dilini bildiği insanları taşır şiirine. Bunlarla da yetinmez, ülkemizde çıkan kimi dergilerin adlarını bir şiirin dizelerine nakışlar. Şair Ahmet Erhan’ı şiir kitaplarına sinen Akdeniz duyarlığıyla, intihar eden şairleri, bıraktıkları *yarım hayat*la anımsar. Orhan Veli gibi onu da sol eli yakından ilgilendirir. Sönmez; çocuklar, acılar, özlemler, yitip giden yıllar, siyah beyaz otoğraflarla okurun düşlerine ayna tutmaya çalışır. Bu anlatılanlara yer yer tarihin tanıklığı da eklenir.
Nadire Sönmez, şiirde imgenin nerede nasıl yer almasını biliyor.
- Ahmet Özer