Ben bir kadınım. Asla pranga vuramazsın sevmelerime. Çünkü kelebekler kadar özgür olmak isterim ait olduğum o kalpte. Hele bir de sevildiğimi hissedersem, işte o vakit asla sınır koyamazsın arzularıma da sevmelerime de. En az kelebekler kadar rengârenk oluveririm o an.
Ama bir de incinirsem, tıpkı bir kelebek kadar kırılgan oluverir dokunuşlarım. En büyük hayal kırıklığım olursun o anda. Çünkü ruhum en az bir kelebeğin kanatları kadar hassas ve narindir benim.
İşte o vakit *gitmelerin zamanı gelmiştir çoktan* derim. Çaresizlik içinde yeni çareler, senin asla gidemez dediğin o karanlık yolların arasında yeni ışıklar bulurum, inanamazsın! Ve sen hüznün en derinlerinde dolaşırken, ben o aşkı çoktan unutmuş olmanın hafifliğiyle, ardımda minik kelebek tozları bırakarak bir ışık bulutunun arasından çoktan başka mevsimlere göç etmiş olurum.
Velhasıl kelebek ömrü kadar kısa olur hikâyen bende. Değmediğini hissettiğim o anda ne kadar sevmiş olursam olayım, noktayı koymasını da gayet iyi bilirim.