Kadıköy’de yeşil alan krizi 
Kuşdili Çayırı ile gündemde!

Kadıköy Life, yeni sayısıyla raflarda yerini aldı. Kadıköy’ün en eski ve en önemli yeşil alanlarından Kuşdili Çayırı’ndaki gelişmeleri mercek altına alan dergi, yıllardır süregelen imar planları ve yapılaşma tehditlerinin gölgesinde, bölgenin doğal kimliğini koruma mücadelesini gündeme taşıdı.

Derginin kapak dosyası olarak işlenen haberde değinilen bilgilere göre, bölgede arkeolojik taramalar gerçekleştirilerek süreç tamamlanma aşamasına geldi. Bu durum, bölgenin tarihsel önemine dair yeni verilerin ortaya çıkabileceğine işaret ederken, yapılaşma planları konusundaki belirsizlikleri de artırıyor. Öte yandan, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin “Yeşil İstanbul” sitesinde daha önce halkın karşı çıktığı imar planının hâlâ aktif olarak gözükmesi, süreçle ilgili soru işaretlerini çoğaltıyor.

Kuşdili Çayırı sadece tarihi değil, ekolojik ve kentsel açıdan da büyük bir öneme sahip. Bölgedeki son büyük yeşil alan ve deprem toplanma noktalarından biri olarak dikkat çeken çayır, her ne kadar eski işlevlerini zamanla yitirmiş olsa da hem tarihi mirası hem de doğal alan olarak korunmayı hak eden bir değer taşıyor. Bu nedenle, Kuşdili Çayırı’nın geleceği için verilen mücadele devam ediyor.

1960’LAR ÖNCESİ İSTANBUL’U
HANGİ ŞER KUVVETLERİ BU HÂLE GETİRDİ?

Derginin dikkat çekici haberleri arasında Cemil Topuzlu Köşkü restorasyonu, Avrasya Tüneli’nin ilk sürdürülebilirlik raporu, Rıza Paşa Karakolu yangını ve düşündürdükleri, Marmara Denizi dibindeki yoğun müsilaj için “Yüzeye yaklaşıyor” uyarısı, uyuşturucu ile mücadelede “En İyi Narkotik Polisi Anne”, çocukluğundaki Moda’yı anlatan Rum cemaatinin Yorgo hocası, Devrim Erbil’den Fenerbahçe’ye özel koleksiyon bulunurken; Prof. Dr. İlber Ortaylı ise “1960’lar öncesi İstanbul’u hangi şer kuvvetleri bu hâle getirdi?” başlıklı köşe yazısında şunları dile getirdi: “15 yaşındaki Mattia Ahmet Minguzzi, kendisine laf atan iki mahlûka sadece `Pardon kardeşim` dediği için bıçaklı saldırıya uğruyor. Efendiliğiyle, güvenliğiyle, en mütevazı zamanlarında bile yardımseverliği, eli açıklığı ve nazik diliyle tanınan 1960’lar öncesi İstanbul’u hangi şer kuvvetleri bu hâle getirdi ve bu mahlûkat kalabalığı buraya nasıl geldi?”
.