“Bu görünen şehir öyle bir şehirdir ki kendi bekası için, geceyi görmezden gelip gündüzün başında uyduruk bir hale oluşturmaya hazırdır: Kimilerine göre dünyanın merkezi, kimilerine göre rızkın başkenti ve bazıları içinse mahşer yeri olan İstanbul şehridir burası. Ve bu şehrin hafızası öylesine hacimli, öylesine derindir ki içinde bir dünya dolusu kimi acıklı, kimi komik hikâye barındırır; hatıratı öylesine doludur ki tarih odur deseniz kimse karşı çıkamaz.”
İstanbul üzerine kim bilir ne cümleler kuruldu şimdiye dek, ne sözler edildi, ne hikâyeler anlatıldı. Her defasında bu büyülü şehir biraz daha keşfedildi. Ama her yazarın keşfi başkadır. İstanbul’da zaten buna olanak verir. Hasan Öztoprak da İstanbullu bir yazar. Romanlarında İstanbul`u mekân tutmuştur. 10 yıl aradan sonra yazdığı bu dördüncü romanında da İstanbul şehrini merkezden taşraya doğru dolaşıyor, ama bu kez gece İstanbul’unu odağa alıyor… Ve gecenin en kadim mekânlarından sabahçı kahvesini…
Hasan Öztoprak, Kaderin Bir Cilvesi’nde ne geceyi ne de gece şehrini bilmeyen kahramanının, sabahçı kahvesinde hayata yeniden tutunmasını izlerken, onun aşkı buluşunu ve tıpkı kaderinin peşinden gider gibi aşkının peşinden, sarsıcı bir sona doğru şuursuzca gidişini anlatıyor bize.