HSYK 2. Daire Başkanı Mehmet Yılmaz, bu aralar her gün biri yurtdışına kaçan savcı görünümlü tetikçilerin sözümona sorgulamalarının ve bu sorgulamalara dayanılarak yapılan yargılamaların sonucunu; “Yasa dışılığa, adalet ülküsü dışında hareket eden, hukuk zemininde kalmayan eylemlere göz yumulduğunda neler yaşandığını, yakın bir geçmişte, Ergenekon, Balyoz, Poyrazköy, İzmir ve İstanbul Casusluk, Hanefi Avcı, İlhan Cihaner, Ahmet Şık, Nedim Şener soruşturma ve davalarında hep birlikte gördük, izledik ve ders aldık” şeklinde anlatıyordu.
Ergenekon, Balyoz, Poyrazköy, Askeri Casusluk gibi davaların yüzde yüz siyasi davalar olduğunu, Ergenekon davası eski Mahkeme Başkanı Köksal Şengün, Yargıtay 1’inci Başkanı İsmail Rüştü Cirit ve HSYK 2’inci Başkanı Mehmet Yılmaz itiraf etmiş olduğuna göre, referansı hukuk olan hiç kimse bu davaların hukuki davalar olduğunu iddia edemez.
Bu siyasi davaların temyiz ve yeniden yargılanma süreçleri de elbette yine siyasi kaygılarla karara bağlanacaktır. Ancak, şu anda siyasi gücü elinde bulunduranlarda kendilerine “darbe yaptığı” iddia edilen kişilerin ‘gerçek hukuk adamları’ olduğu sonucunu doğurabilecek bir kararın çıkmasına razı olmayacaktır.
Yani, Emine Ülker Tarhan’ın ifadesiyle “İktidarın kamçısına göre kişneyen yargı” vicdani kanaatleri doğrultusunda karar verecek olsada; iktidarın isteği doğrultusunda karar verecek olsada, Ergenekon Davası’da diğer kumpas davaları gibi toplu beraatlerle sonuçlanacaktır. İşte o zaman yargılanma sırası Atatürkçülere, TSK’ya kumpas kuran AKP - Cemaat Paralel Yapısına gelecektir.