İş hayatında metaforlar önemli bir rol oynar. Karmaşık bir dünyayı basitleştirirler, olguları ve sezgileri düzenlemeye yardım ederler ve fikirlerinizi pek çok düşünce doğurabilecek canlı bir biçimde ifade etmenizi sağlarlar. Dahası, metaforlar son derece motive edici unsurlar olabilir çünkü genelde anlaşılmaları kolay, unutulmaları zordur.
Sun Microsystems’ın CEO’su Scott McNealy’nin belirttiği üzere, “iş stratejimi vurgulamak ve birliklerimi motive etmek için sık sık metaforlara ve benzetmelere başvurur, spordan ve hatta savaştan çeşitli tabirler ödünç alırım.”1 McNealy’ye göre, “başarılı şirketler… faaliyet sahalarını tanımlamak ve öykülerini anlatmak için büyük metaforlar ve benzetmeler kullanır.”
Bu kitap okurun iş hayatında karşılaşacağı stratejik güçlüklere kafa yorarken ilgisini çekeceğini umduğumuz iki geniş metafor üzerine kurulmuştur. İlk metaforumuz Japonya’da on dokuzuncu yüzyılın sonlarında ortaya çıkan bir spor olan judodan geliyor. Judo sürat, çeviklik ve ustaca manevralarla rakibinizi alt etmeyi gerektirir. Daha da önemlisi, pek çok dövüş sanatının aksine judoda esas kuvvet hasmınızın ağırlığını ve gücünü kendi lehinize kullanmanızdan kaynaklanır.