Kadınlık serüveninin tüm yarımlıklarını, yengi yenilgilerini, tüm ruh hallerini, verili, yaratılması gereken ve yaşamış kadın kimliklerini, kadının varlığını ve yaşam mücadelesini inceleyip anladıkça bu direngen damarlar daha da güçlenecek, çoğalacak. Kadınların ve kadının büyük bir emekle yarattığı toplumsallığın trajedileriyle dolu Ortadoğu’da, toplumsal cinsiyetçilik ideolojisine bir karşı çıkış olarak jineolojiyi tartışmamızın, bu topraklarda yaşanan kadın eksenli toplumsallığın gücünü ıspatladığı çok açık.
Ortadoğu, tanrıçalık kültürünün yaratıldığı ilk mekan olduğu gibi kadınların inkarı, katledilmesi ve yabancılaştırılması temelinde bu kültürün yıkıldığı ilk mekan da olmuştur. Bu, ilk toplumsal sorun diyebileceğimiz kadın kadın sorununa yol açan yıkımdır. Jineoloji ilk toplumsal soruna çözüm arayan ve bu çözümü geliştirme iddiası olan bilimdir. Bunun için kadınla ilgili tüm olguların, kadın – erkek ilişkilerine dair sorunların ve köklü özgürlük – eşitlik yanıtlarının, inşa edilmiş ve erkek ve kadınlığın, kaba ve geleneksel cinsiyetçi anlayışların; bilimsel analizlerini yapacak, erkeği ve kadını insanı varoluşuyla, özgürleşmesiyle tanıştırmanın yol ve yöntemlerini araştırıp bulacak bilim olma iddiasındadır.