Kelimelere günlük dildeki sadeliği işleyen James Joyce, anlatımına yüksek değerde zenginlik katarak ve her olguyu net bir bakış açısıyla irdeleyerek sui generis bir üslup yaratmış. James Joyce’u anlatan doğru metinler ortaya koymak hiç de kolay olmasa gerektir. O, çağının vokabülerini gelecek nesillere (mesela şimdi bizlere) zengin bir edebiyat kaynağı olarak sunma becerisine sahip bir kelime ustasıdır. İlk okumada zor anlaşılır; ama sayfalar birbiri ardına devrildikçe görülür ki Joyce’un her kelimesi, ardından geleni bütünler ve oluşan her cümle, yerinden oynatıldığında paragrafları yıkılıveren köşe taşı niteliğindedir. Joyce’u anlamak, onu anlatabilmek için gerek şart olmakla beraber yeter şart değildir. Onun sözdizimi, kendine has bir matematiksel kurgu niteliğindedir; yapısöküm bilinmeden Joyce metinlerinin anlam derinliğine vâkıf olunamaz. Satırların arasındayken birden kendinizi İrlanda vadilerinin melodik gölgelerinde bulabilirsiniz. İrlanda edebiyatı üzerine otorite kabul edilen Richard Ellmann, edebiyatın zeki çocuğu Joyce’un eserlerindeki bölümlerden Joyce’un dünya algılamalarına sürekli göndermeler yaparak âdeta birbirini açımlayan çapraz referanslar oluşmasını sağlayıp okurla yazar arasına dürüstçe giriyor. Denilebilir ki elinizdeki kitabı herhangi bir biyografi/monografi eserinden ayıran en temel özellik de budur: Joyce’nin çok boyutlu kişiliğinin aynı zengin anlatımla karşılık bulabilmesi için, Ellmann’ın oluşturduğu iki düzlemli referans dizgesi, okumaları kolaylaştırıyor. Özce, Ellmann, James Augustine Aloysius Joyce’u, bu eksantrik öykücüyü anlama ve anlatma işini hakkıyla yerine getirmiş: zor’u becermiş!