Tolstoy, İtiraflarımı’ı yayımlatmasının ardından, Rusya’daki bütün gözlerin kendine baktığını gördü; sanki herkesin içinde gizlenen itirafı ortaya çıkarmış, inançlı insanların söylemediği, söylemeye cesaret edemediği sözleri söylemişti; hatta köhne yapıların zihinleri üzerindeki ipotekleri nedeniyle o dönemde, o yörede İsevi geleneği yeniden müjdeleyen psikolojik bir belge niteliğinde de karşılanmıştı İtiraflar.
Tolstoy kendisini anlatırken, sadece ülkesi Rusya’yı ve onun dini şablonlarını anlatmamış bütün bir insanlığın kalbini haritasını da çizmiş.