Kadınlar, bugün olduğu gibi dün de ezilenlerin özgürlük ve eşitlik mücadelesinin bir parçasıydı. Elbette düzeyi ve biçimi farklıydı. Ancak bugün çok açık ki, artık kadınlar bir özne ve insanlık adına hiçbir ilerleme, kadın iradesi ve gücü olmadan düşünülemez. Sadece geride kalan son birkaç yıla bakıldığında bile kadınların dünyayı değiştirme gücünün ne kadar kudretli olduğunu görmek mümkün. Hemen yanı başımızda, coğrafyamızda kadınlar bir devrim yaptı; Rojava Devrimi. Ellerine silah alarak bütün tabuları yerle bir ettiler.

Yayınevimiz, kadın özgürlük mücadelesinin deneyimlerini siz okurları ile buluşturmayı, kadınların tarihte de yok sayılan varlığını hatırlatmayı bir görev sayıyor. Bu kapsamda Kadın Olsak da! kitabını sizlerle buluşturuyor. Yazarın da dediği gibi; kitap bir tarih çalışması değil, 10 kadın devrimcinin hayatının özeti. Ancak biliyoruz ki, kişisel olan politiktir ve bu 10 hikaye, dünden bugüne uzanırken, geleceğe de ışık tutmaktadır. Kitapta yer alan 10 kadın devrimcinin ortak noktası, *erkek alanı* olarak bilinen bir alana yani *silahlı direniş* alanına girmeleri, silaha el atmalarıdır. Bu nedenle de kitabın ismi; Kadın Olsak da’dır. Çünkü, 10 kadın devrimcinin yaşamı gibi kitabın ismi de, politik askeri alanın erkek devrimcilere ait olduğu fikrine bir reddiyedir. Erkekler dünyasında cinsiyetçi bir içerik haline dönüşen *da* kelimesini ters yüz ederek, bu cinsiyetçiliğe karşı silaha dönüştürmektedir.

Kadın özgürlük mücadelesinde özellikle Rojava kadın devrimi ile birlikte kadınlar silahlı direniş alanında da büyük bir deneyim biriktirdi, tarih yazdı. Varlıkları ile Kobanê savunmasının kaderini değiştiren Arîn Mîrkan ve Sibel Bulut ile polis baskınına silahlı direnişle yanıt veren Yeliz Erbay ve Şirin Öter ile nice kadın devrimci, bu tarihin özneleri oldular. Kadınlar, eylemleri ile olduğu gibi kalemleri ile de tarihi yazıyorlar ve yazacaklar. Yayınevimiz de bu tarih yazımına kitapları ile katkı sunmaktan büyük onur ve mutluluk duyarak, Kadın Olsak da’yı sizlerle buluşturuyor. İyi okumalar.