Yaşadığımız coğrafyada Emevi Saltanatı’ndan bu yana itaat kültürü ve güce tapınma hüküm sürmektedir. Bu nedenle klasik din(i)dar zihin, kitaba tek yönlü bakar. Her gün yapraklarını çevirip durduğu kitabın içinde sürekli olarak hidayeti, takvayı, namazı, kırkta bir zekâtı, orucu ve haccı görmesine karşın, kıyamı, hicreti, cihadı ve şehadeti gör(e)mez. Kıyamsız, hicretsiz, cihatsız ve şehadetsiz bir din... Bu din, uyuşturucu dinidir.Para-pul, araç-gereç, sayı-nüfus hesabı yaptırır. Kitapla eşekleştirir, namazla ürkekleştirir, duayla pasifleştirir. Bu dinin mensubu olan adam, iş elini taşın altına koymaya geldiğinde ortadan sıvışır. Yangını söndürmek için eline bir kova su alıp yangın mahalline koşmak yerine, oturduğu yerden akıl verir, ahkâm keser. Onun dininden bir şey çıkmaz, çıksa çıksa kölelik çıkar; zira onun dini itaati emreder. Der ki, "zalim de olsa sultana/otoriteye itaat edeceksin." Aynı adam -Allah muhafaza- gücü eline geçirdiğinde (iktidar olduğunda) ortalığı kasıp kavurur, muhaliflerine dünyayı dar eder. Güce tapınan adamın genel karakteristiğidir bu; güçlüye itaat eder, zayıftan itaat bekler.