Dağın zirvesine doğru ilerleyen bir yol var önümüzde. Bu yolda ilerlememiz kaçınılmaz. Şartlar genel itibariyle belirlenmiş olmasına rağmen tercihler bize bırakılmış. “Yola çıkmıyorum, bu şartlar altında ilerlemiyorum, benim arzu ve isteklerime uygun değil” diyerek itiraz etmemiz imkânsız. Böyle bir hak ve salahiyete sahip de değiliz. İster istemez ilerlemek zorundayız bu kulvarda. İlk ve son kez geçeceğimiz bu yol bizim için bir zorunluluktur. Olmazsa olmazımız adeta. Hayat memat meselesi. Başka bir çaremiz, başka bir çıkış kapımız olmadığı gibi dönüşü olmayan bir tünel. Zifiri karanlık ortalığı kaplamış ve göz gözü görmüyor adeta. Ancak rehberin aydınlattığı ışık bir bambaşka. Bu ışığın kendisine has bir özelliği var. Her tarafı aydınlatmıyor. İsteyen kişiler için birer aydınlatıcı ve yol gösterici.