Tükendi
Stok Alarmıİstanbul Kazan Ben Kepçe (1938-1939), Sermet Muhtar Alus’un 1 Teşrînisânî 1938 – 7 Mart 1939 tarihleri arasında, Akşam gazetesinde kaleme aldığı “İstanbul Kazan Ben Kepçe” üst başlığına sahip, yaklaşık 85 yıl öncesine dair 32 yazısını bir araya getiriyor. İstanbul’un ilçeleri ve semtleri, isimlerinin nereden geldiği, tarihleri, oralarda yaşayan önemli kişiler, zaman içerisinde geçirdikleri değişimler gibi konuların ele alındığı eser, müellifin, okuyucuyu da beraberine alıp adeta şehrin pîri, üstadı olarak İstanbul’u gezdirdiği yazılardan meydana gelmekte. Bu gezide, uğranılan her bir sokak, her bir köşe, her bir semtte yazar bazen muzip edasıyla, bazen okurun keşfine bıraktığı mekân-insan ilişkisine dair ibret hislerini çağıran anlatımıyla gözlemlerini, hatıralarını ve duyduklarını anlatmaktadır. Bir zamanlar o mekân içinde hayatlarını sürdüren, o mekânların ruhu olan, az veya çok bu mekânlara kendi hususiyetlerini katan insan unsuru şehrin tarihinin hem yapıcısı hem de yıkıcısı. Bu yazılar bir bakıma bu yapıcı ve yıkıcı unsurları da –yazarın amacı sırf bize anlatmak ve hatıralarını kayda geçirmek olsa da ̶ görmemizi sağlıyor. Dil zevkine, edebiyat ruhuna, hayat görgüsüne sahip yazar, bir vakanüvis gibi şehrin hatıralarını zaptediyor, kayıt altına alıyor. Belli ki çok sevdiği şehrin tarihinin hafızalardan silinip gitmesine gönlü razı gelmiyor. Onları kendisinden sonra da kültür ve medeniyetin evrenine emanet ederek aydın bilincini, sorumluluğunu yerine getiriyor. Metinler kendine has lisan-ı halleri ile hep bunları dile getiriyorlar.
Bugün İstanbul, birçoğumuz için şimdiki zamana hapsolmuş bir halde yaşıyor. Belki eski fotoğrafları, kaydedilmiş görüntüleriyle hayal dünyamızı bir nebze kıpırdatabilse bile; mekânlarındaki hızlı değişim, insan unsurunun hızlı sirkülasyonu onu hikâyesizleştiriyor. Şehrin mekânları bizler için artık yaşanılan, kendimizi ifadeye kavuşturabileceğimiz yerler olmaktan çıkmış, hızlıca yanından geçip gidilen yollara, güzergâhlara indirgenmiş durumda. Yine de bu şehir, ruhunu âşikâr edecek tarih bilgisinden ve mekânlarına devir be devir sirayet eden hikâyelerinden habersiz büyük bir kalabalığa bütün cömertliğiyle ev sahipliği yapıyor.
İstanbul Kazan Ben Kepçe, bir İstanbul üstadının kaleminden, semt semt, sokak sokak, bize bu tarih ruhunu ve bu ruhu âşikâr eden insan ve mekân hikâyelerini söylüyor. Muhtemel ki onun gördüklerini, biz de görelim istiyor ancak öyle bakarsak anlayabileceğimiz bir şehir anlatımı sunuyor.