Bizim isimlerine hayvan, nebat ve insan dediğimiz yaratılmışlardır Tanrı’nın mısraları. Ve o mısralarla süslenmiş, Tanrı’nın yazdığı en güzel şiirdir bu dünya. Benim kalbimse, bu sırlarla bezeli dünyanın içinde kaybolmuş bir gemidir. Yolumu bulmaya çalışmadım hiç. Zira şiirin kendisidir benim yolum. Vatanım, gurbetim, sılam, vardığım ve asla varamayacağım yerin ta kendisidir.
Aşkın, ayrılığın ve özlemin ipekler giyinmiş suretidir şiir. Canımız acıdıkça burnumuza gelen gül kokusu, karanlığın ortasında karanfil buğusu, bulutlardan omuzlarına şal yapmış bir gökyüzü ve masum ve günahkâr dudaklarıyla saçlarımızı öpen hırçın bir sevgilidir şiir.
Aşk… Varlığımızın ve yokluğumuzun sebebi olan Aşk...
*Şiir aşığın suretinde aşkı tarif etmektir Seni tarif etmekse şiire aşkı öğretmektir.* demiştim vaktin birinde.
Yine söylüyorum dostlarım, uslanmayanlardan olalım. Bizi aşkla yaratan Tanrı’nın aşktan başı dönmüş kulları olarak kalalım. Yeryüzünün kâbusa çevrilmeye çalışıldığı şu zaman diliminde, biz cünun iklimini geşt eylemiş mecnunlar olarak yaşayalım. Deliliği aşktan olanın kimseye zararı dokunmaz. Kendinden başka...
Öpüyorum yaralı kalplerinizi mısralarımla. Şifa niyetine...