Tükendi
Stok AlarmıBaşlangıçta, [Hz.] Muhammed’in ashabından okuma yazma bilenlerin, onun sözlerinden bazılarını herhangi bir endişe duymadan yazmayı alışkanlık hâline getirdikleri görülürken, hadis âlimleri 8. yüzyıl boyunca ve sonrasında bu tür hadisleri yazmanın caiz olup olmadığını tartıştı. Birçok kişi bunun yasak olduğunu düşünüyordu. Çünkü Kur’an’ın, İslam’ın tek kitabı olarak kalması gerekiyordu…
İslam’ın İlk Dönemlerinde Yazı ve Rivâyet, İslam tarihi ve İslami ilimlerin teşekkül süreciyle ilgili çağdaş İslamiyat araştırmalarının en ihtilaflı meselesi hakkındadır: Hadislerin ve hadis ilminin bu süreçteki yeri tartışmaların odağını oluşturur. Doğrudan Kur’an-ı Kerim’in yazılı bir Kitap hâline gelmesi ile bağlantılı olan bu konu hakkında Batılı araştırmacılar, süreci farklı şekillerde yorumlamıştır. Elinizdeki kitapta Gregor Schoeler, İslami ilimlerin oluşumunda sözlü olanın yazıya aktarımı sürecini, Arap edebiyatının 7. ve 8. yüzyıllarındaki alışkanlıklarından koparmadan değerlendiriyor. Shoeler, Goldziher ve Schact’ın, hadislerin kanıtlanamaz oluşuna dayalı klasik oryantalist ezberi, rivâyet sürecine ilişkin tespitleriyle farklı bir noktaya taşıyor. Farklı başlıklar altında Câhiliye döneminde neşir; Kur’an ve Kurrâ; Mekke ve Medine ekolünde Siyer, Hadis ve Tefsir; saray çevrelerinin bu süreçteki yeri; tasnîf ve dil bilgisi gibi konularını ele alıyor. İngilizce ve Arapça tercümelerinden sonra İslam’ın İlk Dönemlerinde Yazı ve Rivâyet adıyla Türkçeye kazandırdığımız eser, araştırmacının Fransızca verdiği bir dizi konferanstan oluşuyor ve dikkat çektiği noktalarla saha ile ilgili tartışmaları ileriye taşıyor.