Tükendi
Stok AlarmıMüslümanların yaptıkları sadece Yunan düşüncesini kabul etmek ve onun büyüsüne kapılmak mı oldu? İslâm Felsefesi nasıl şekillenirken nelerden etkilendi?
İslâm Felsefesinin İslâm ümmeti için, yenilenen nihâî bir yorum ve bu yaratıcı ümmetin çağlar boyunca ilerlemesinde itici bir güç olduğunda en ufak bir şüphe yoktur. Müslümanların hayatlarında ve tarihlerinde İslâm felsefesinin içerdiği gerçeklerden daha hayatî ve önemli hakikatlerin olduğu söylenemez. Kuşkusuz İslâm felsefesi Müslümanların hayatlarının bir cevheri, gelişmelerinin bir aynası olduğu gibi toplumlarının içyüzünde bulunan üzüntülerin ve emellerin de bir yansımasıdır. Bu felsefe, metafizik, tabiat, ahlak ve siyaset gibi bir çok konuda geniş alanları içine almış ve çeşitli ufukları kapsamıştır. Onu diğer toplumlardan ve medeniyetlerden ayırt eden kendine özgü bir medeniyet ortaya koymuştur. Dolayısıyla İslâm felsefesinin diğer medeniyetlerin
bir uzantısı yahut daha önceki felsefelerin ve düşüncelerin gelişmemiş bir şekli olduğunu söylememiz mümkün değildir. Belirli özelliklere sahip bir toplumdan kaynaklanan felsefî ruh, elbette değişik özellikleri ve muhtelif ufukları olan bir toplumun felsefî ruhundan ayrı olacaktır.
İslâm felsefesi her şeye nüfuz edici olan yaratıcı ve aydınlatıcı bir çağın başlangıcıydı. Yepyeni bir yaratıcılıkla geldi ve insanlığın düşünce tarihine büyük tasavvurlar kazandırdı. İnsan düşüncesini tavırdan tavıra dönüştürdü. Bu seyir aslına varıncaya kadar onların dayanak noktası oldu. Neredeyse kayıpları, Müslümanları ve felsefelerini dürüp ortadan kaldıracaktı. Fakat o güçlü ve canlı olan felsefe, yeni düşünceler ortaya koyuyor, insanları yeniden cezbediyor.
Mısır’lı değerli Felsefe profesörü Ali Sami En Neşşar, uzun bir aradan sonra yeniden diriliş belirtileri gösteren İslâm anlayışının Müslümanların ana kaynaklarında, bu medeniyetin üzerindeki perdenin kaldırılması gerektiğini duyurmasından beri kendisini, İslâm felsefesinin ve İslâm düşüncesinin doğuşunun takipçisi olduğunu ifade ediyor İslam’da Felsefi Düşüncenin Doğuşu isimli bu kitabında.
Yazar, İslâm felsefesi açısından en kritik konu olan ilk merhalenin tarihini anlatıyor bu kitabında.
Birinci ciltte konunun kendisi olarak değil de programını ele alıyor. Bununla İslâm felsefesi konusunda araştırmacıların dikkatlerini araştırma metoduna çekmek istediğini belirtiyor. Bu felsefeyi ana kaynaklarından nasıl çıkarabiliriz? Bunun üzerinde duruyor.
Yazar kitabı hem metot hem de konusu itibariyle iki ciltte topluyor. Metin boyunca İslâm felsefesini omuzlayan ilk düşünürler hakkında zengin bir araştırma ortaya koyuyor. Tamamen kendine özgü bir kitap.