Tükendi
Stok AlarmıBugün İslamcılığın karşı karşıya kaldığı en büyük tehlike; modernliğin, post modernliğin geride kaldığı bir dünyada eski kavramlarla düşünmeye devam etmektir. Yeni bir dil ve yeni bir kavramlar çatısı kaçınılmaz olmaktadır. İslamcılığın sahip olduğu ‘dava’yı yeni zemine uygun bir dil ile ifade etmesi kaçınılmaz olmalıdır. Bugüne kadar kullanılan dilin belirli bir geçerliliği olsa da bugün açısından ‘dava’yı taşıma istidadı gösteremiyor. O zaman yeniden bir dilin imkânlarını yoklamak ve bu ‘yeni zemin’e ‘söz’ söyleyecek ‘yeni kavramlara’ olan ihtiyaç açıktır. Bu şu demek değil; eski kavramların yerine yeni kavramlar bulalım; gerektiğinde bu da yapılmalıdır, ancak, kastım, bize sunulan kavramların içerik analizlerini yapmak ve tuzak kavramların soy kütüğünü çıkarak onu zararlı olmaktan çıkarmaktır.
Bu yüzden çokça kullanılan kavramların yeniden ele alınması ve ona yeni anlamlar yüklemekte bir sorumluluk olarak önümüzde duruyor. İslamcılığın tarihsel arka planına yönelik eleştirel yaklaşımın önemi ortada olmakla birlikte; dağılan, düşüncelerin, kimliklerin, kişiliklerin, benliklerin ve psikolojilerin yeniden toparlanması daha önemli duruyor. Bireye yönelik eleştirilerin bugün açısından bir önemi kalmadı. Çünkü bireysellik yeni düşüncede tekilliğe yerini bıraktı. Bu yüzden bireyin savunulması bile zor bir durum iken cemaat/toplumu savunmanın ne kadar zor olduğunu söylemeye gerek kalmamıştır. Bu dünyaya anlamlı bir şey söylemenin en büyük imkanı olan İslamcılığın
yeniden hayata geri dönmesi ve onu yerleşik kılacak bir düşünce ve söyleme olan ihtiyaç her zamankinden daha fazla bir ihtiyaca dönüşmüştür.