Tükendi
Stok AlarmıYıllar önce bir televizyon kanalındaki tartışma programında, “ulusalcı-laik” özelliği ağır basan eski bir hocamla aramızda garip bir muhabbet geçmişti. Hocam siyah çarşaflı kadınlardan pek hazzetmiyordu ve “örümcek-böcek” gibi yakıştırmalar yapıyordu. Tartışmanın ilerleyen dakikalarında ise konunun nasıl değiştiğini bilemediğim bir şekilde, İslamcı kadınların taktığı rengârenk başörtülere anlam veremediğine dair bir şeyler söylemişti. Yani hocam İslamcı kadınlardan hoşlanmıyordu ama onlar ne giyerse giysin, hatta ağızlarıyla kuş da tutsalar, tatmin olacağa da benzemiyordu. Çünkü sorun “kimlik”ti ve kimlik takıntısı nedeniyle, kimliğin altındaki karmaşıklığı, çoğulluğu göremiyordu.
Benzer şekilde Müslüman kadınların bu rengârenk kıyafetlerinden memnun olmayan “Müslüman” erkekler, hocalar, alimler de vardı. Onlar da Müslüman kadının tek tip olmayan giyim kuşamı konusunda “had bildirmeyi” pek seviyorlardı.
İslamcı hareket nebulası içinde sadece bir alt başlık olan “başörtüsü” takma meselesinde bile tek bir usul yok. Hayat hiç tekdüze değil.
Esra Özdil Gümüş’ün tam da araştırmasına mükemmel uyum sağlayan Michel de Certeau’nun teorik çerçevesine referans vererek söyleyecek olursak, yorumlarımızla, pratiklerimizle, kısaca “taktiklerimizle” farklılaşarak, istesek bile, tek bir kuşatıcı kalıbın ya da “stratejinin” basmakalıp insanı olamıyoruz.
Esra Özdil Gümüş’ün zengin analiz ve tespitlerini içeren bu kitap, Türkiye toplumsal hareketleri arasında çok önemli yer tutan İslami hareketin bir merhalesine tekabül ediyor.
—Ferhat Kentel