Her insanın sahip olduğu bazı temel hakları vardır. Hayat hakkı bunların başında gelir. Sağlık ve vücut bütünlüğü hakkı ise hayat hakkına bağlı olarak değer kazanır. Bu haklar her türlü müdahale ve saldırıya karşı din ve hukuk tarafından koruma altına alınmıştır. Ancak zaman zaman şu veya bu sebepten dolayı, insan sağlığında veya beden bütünlüğünde hastalık dediğimiz bazı bozulmalar ortaya çıkabilir. Böyle durumlarda hastalıkların tedavisi için doktor tarafından yapılacak tıbbi müdahaleler meşru kabul edilmiştir. Ancak doktor tarafından yapılmış olsa bile hastayı iyileştirme amacı taşımayan tıbbi müdahaleler caiz görülmemiştir. Bu anlamda organ nakli, kürtaj, otopsi, protez takma, estetik ameliyatlar, cinsiyet değişikliği, ötanazi, hadım etme, kısırlaştırma ve dağlama gibi tıbbi girişimlerin meşruiyeti öteden beri tartışıla gelmiştir. Bu tartışmaların odağında ise yapılan müdahalenin "tedavi" amacı taşıyıp taşımadığı yer almaktadır. Tıpta her geçen gün yeni gelişmelerle karşılaşmaktayız. Bu gelişmeler bir takım sorunları da beraberinde getirmektedir. Örneğin, "Yanlış tedavi sonucunda hayatını veya bir organını kaybeden hastaya karşı hekimin sorumluluğu nedir? Anne karnında sakat olduğu anlaşılan cenine müdahale edilebilir mi? Estetik ameliyat yaptırılabilir mi? Acılar içinde kıvranan bir hastaya ötanazi uygulanabilir mi?" Bu sorulardan sadece birkaç tanesidir. Elinizdeki bu eser islam hukukunun genel ilkeleri çerçevesinde bu ve benzeri sorunların çözümüne yönelik başlangıç niteliğinde bir çalışmadır.