Beşer tarihi, aslında İlâhi sistemle, bu sisteme muhalefet edenlerin mücâdelesinden ibarettir. Bu mücâdelenin en çetinleri geçtiğimiz yüzyılda olmuştur ve henüz eşiğinde bulunduğumuz bu Yirmi Birinci Yüzyılda olmaktadır.
"Yeni Dünya Düzeni" adı altında dehşetli zulüm tabloları sergileyenler, insanları emperyalist pençeleri altında inim inim inletenler, kendilerini "rakipsiz güç" olarak ilan etmişlerdir.
Oysa bu şekilde "yalancı pehlivan" gibi ortalıkta çalım satarak dolaşan zorbalar da çok iyi bilmektedir ki, yeryüzünün gerçek süper gücü doğmak üzeredir. İşte İslâm dünyası ve bütün dünya bu doğum sancısını çekmektedir.
Şu anda 60 tane İslâm ülkesi vardır. Bu ülkeler, hem dünyanın en stratejik bölgelerinde, hem ekonominin can damarı mesâbesindeki kaynaklara sahip, hem de en büyük güç olan genç nüfusu elinde bulundurmaktadır.
Bu İslâm ülkeleri; tıpkı "Amerika Birleşik Devletleri" gibi, tıpkı "Avrupa Birliği" gibi, tıpkı "İngiliz Milletler Topluluğu"gibi,"Cemâhire-i Müttefikâ-i İslâmiye" şeklinde, yani "İslâm Birleşik Cumhuriyetleri" adı altında bir araya geldikleri takdirde, işte o vakit yeryüzünün gerçek süper gücü ortaya çıkacaktır. O zaman sadece yirminci asır boyunca durmaksızın ezilen, zulme mâruz kalan Müslümanlar değil, bütün insanlık huzura, refaha ve gerçek saâdete kavuşacaklardır.
Bu gerçeğin farkına varan ifsat komiteleri, oyun üzerine oyun tezgâhlamakta, bu mes`ud doğumu engellemeye çalışmaktadırlar.
Evet artık herkes söyleyeceğini söyledi. Şimdi söz İslâmın. Bundan sonra gündemde hep İslâmiyet olacak. Bu çalışmamız, bu "temelli gündeme" katkıda bulunursa kendimizi bahtiyar eddedeceğiz.