Osmanlı’nın son zamanlarına ve Atatürk Döneminin neredeyse tamamına şahitlik etmiş olan Babanzade Ahmet Naim, bu zamanların en büyük düşünürlerinden biridir. Sırat-ı Müstakim (sonradan Sebilü’r-Reşad) dergisinin bu usta kalemi, aynı zamanda Doğu ve Batı kültürlerini derin bir mukayese istidadına sahiptir. Mehmet Akif’in onun hakkında söylediği şu sözler ise entelektüel derinliğinin ispatıdır: "Hamdi (Elmalılı Hamdi Yazır) ve Naim, bunlar sika’dandır; ne derlerse öyledir, sözleri senet teşkil eder." Babanzade Ahmet Naim, bu eserinde, konu edindiği İslam ahlakının saf biçimini ortaya koyarak hem oryantalist ön yargıların önüne geçiyor hem de Müslümanlar tarafından kimi zaman yanlış algılanan İslam’ın ahlaki emirlerini açıklığa kavuşturuyor. Batılı düşüncenin eleştirisini de içinde taşıyan bu eser, bu yönüyle "Her şey zıttı ile kaimdir." veciz sözüne uygun olarak konunun daha iyi anlaşılmasına yardımcı oluyor. Akıl-din-ahlak arasındaki karmaşık ilişkinin gözler önüne serildiği kimi bölümler ise Mehmet Akif’i haklı çıkaracak şekilde bir senet mahiyeti taşıyor. Doğrusu şudur ki insanlar melek değildir. Melek olduklarını farz edersek, o hâlde kendilerinden bir fenalık sâdır olmasına imkân kalmayacağından, insanları iyiliğe teşvik edecek ve kötülükten korunmayı tavsiye edecek bir ahlak kanununa da lüzum kalmaz.