İslam kültürel mirası ile ilgili çalışmalar bir amaca yönelik olmalı ve sosyo-politik gelişmeye katkı sağlamalıdır. Bu bağlamda ahlak alanı bu katkıya konu olabilecek en önemli alanlardan birisi olarak gözükmektedir. Dolayısıyla sosyo-politik gelişmenin önünde en önemli engel olarak görünen ahlak teorilerinin eleştirisine dair çalışmalar büyük önem arz etmektedir. Meryem Attar da bu çalışmasında bu sürece katkı sağlamak amacıyla İslam ahlak düşüncesinde ahlaki iradecilik veya teistik sübjektivizm teorisinin bir eleştirisini sunuyor ve Kadı Abdulcebbar örneği üzerinden teistik objektivizm teorisinin İslam ahlak düşüncesindeki önemini keşfetmeye çalışıyor. Kadı Abdulcebbar’ın ahlak anlayışının temel özellikleri nedir ve bu özelliklerin günümüz ahlak teorileri içinde karşılığı var mıdır? Bu sorulara cevap aramak amacıyla Attar, öncelikle İslam kültüründeki dilsel analiz metoduna ve bu metodun modern analitik felsefe okulunun metodu ile olan benzerliğine dikkat çekiyor. Bu bağlamda Attar çalışmasında Kadı Abdulcebbar’ın görüşlerini ortaya koyarken onun dilsel analiz yöntemi ile özellikle Wittgenstein geleneğinin dilsel analiz yöntemi arasındaki benzerliklere dikkat çekiyor. Günümüzdeki Müslüman toplumların karşılaştıkları birçok problem ancak akılcı ve evrensel bir ahlak teorisine müracaatla aşılabilir. Bu bağlamda Kadı Abdulcebbar gibi düşünürlerin yapabileceği katkılar hala değerini korumaktadır.