1700`lü yılların başında pılını pırtısını toplayıp İsfahan`dan ayrılan Özbek, önce Erzurum`a, sonra İzmir`e ve oradan Paris`e yelken açıyor, geride sarayını, cariyelerini bırakarak. İran`ın mahrem gizliliklerinden uzakta, Paris sokaklarında, göğe tırmanan binalar arasında Fransa`nın namahrem güzelliklerini keşfediyor, Persli olmanın cazibesini doyasıya kullanıyor.