Ey evlat, kabem kandili kudret ezeli taçtı başımda. Sakın Fatiha`ya yer bırakma mezar taşımda. Hallacın turabı, Ene`l Hak diyenin talibiydim. Su da yüzen zerre-i üryandım. Ateş ile pişen, hava ile nefes, toprağa şadı secde olanım. Benim ilahlarım sayısızdır. Doğa benimdir, gafletine düşünce şaşkın beşeri, Xızır`a nişan su ve cümle tabiata hürmet edince insan oldum.
İnsan-ı kamile, Rayber`e, Pir`e, ulu atam Muzır`a, şavkı Şems`e taptım. Şems`e nişan iki gözün arasını kıblem yaptım. Evlat, sultanı bana getiren ayağa da turab oldum.
Katre iken umman-ı aşka düştüm. Bendeki Hak ile aşk demi içtim. Hakikat uğruna serimden geçtim. Kırklara İqrar`ı turabım bendimi aştım. Gözlerimin buğusunda sel olup coştum. Tanımam yeraltındaki cehennemin korkusunu, cennetin cazibesini. Zebaniler ve hurilerin yeküni pul etmez, dünyanın varı da beni kul etmez. Hepsini yaşayarak ve tadarak geçtim, variken nefes bedende, can tende. Evlat, aslına döner varlığımın her bir zerresi. Sana aktarıldı fani bedenimin gizi, meyvesi. Yeküni emanettim, hakikat enerjisinden ayrıldım, geri aldı asıl hazinesi.
Aslım dört kadim kudrete, secde oldum sadık, dostane. Aşk badesi ile cebr-u sefa içinde oldum mestane. Sayısızdır ilahlarım her biri candan canane. Kıblesi insan olmayan dinden bana ne.