İnsanı yaratan Allah, onu kendi haline bırakmadı. Ona niçin yaratıldığını, nereden gelip nereye gittiğini bildiren kitaplar ve elçiler gönderdi. Kimileri kâinatın her bir noktasında izlerini ve işaretlerini gördükleri Rablerini tanıdı, O`nun elçilerine ve kitaplarına iman etti. Yaratılış amacını bildi, buldu ve o yolda yürümeye gayret etti. Allah’ın nuru ile aydınlanan bu bahtiyar kullar hayata aydınlık bir ufuktan baktılar. Hayatlarını Allah hesabına yaşadılar. Kimileri ise kâinatta tecelli eden âyetlere gözlerini kapattı, elçiler tarafından okunan âyetlere kulaklarını kapattı. Rabbini inkâr etti. Uçsuz bucaksız çöllerde, kılavuzsuz ve rehbersiz kaldı. Engin deniz ve okyanuslarda pusulasız bir gemi gibi dalgaların arasında kaldı.
Kimileri ise kâinatta tecelli eden âyetlere gözlerini yumdu, elçiler tarafından okunan âyetlere kulaklarını kapattı, Rabbini inkâr etti. Uçsuz bucaksız çöllerde, kılavuzsuz ve rehbersiz kaldı. Engin deniz ve okyanuslarda pusulasız bir gemi gibi dalgaların arasında kayboldu.
Prof. Dr. Soner Duman bu kitabında, imanın aydınlığı ve inkârın karanlıkları arasında insanın durumunu ele alırken hayatın bir anlam ve amacının olduğunu, bu anlam ve amacı bilen ve buna uygun davrananların dünyada da âhirette de sonsuz bir mutluluğa kavuşacaklarını, buna karşılık Allah’ın rehberliğine kulaklarını, gözlerini ve gönüllerini kapatanların dünyada da âhirette de mutsuz, huzursuz bir hayat yaşayacaklarını Kur’an âyetleri ve Allah Resûlü’nün (s.a.v.) sözleri ile açıklıyor.