Dostoyevski’nin ilk romanı olma özelliği taşıyan İnsancıklar’da, büyük bir yazarın yaklaşan ayak seslerini duyarız. Makar Devuşkin ile Varvara Alekseyevna’nın mektuplaşmalarından oluşan roman, hem karakterlerin ruh hallerine hem de o karakterler aracılığıyla “yoksulluğa” ışık tutar. Makar’la Varvara’nın arasında anlayış ve şefkat dolu bir ilişki mevcuttur; birbirlerine gönderdikleri mektuplar aracılığıyla, 19. yüzyılın yarısında Rusya’daki işçi sınıfının hayatını gözler önüne sererler. Dostoyevski, İnsancıklar’da insanlık durumunu bütün karmaşıklığıyla incelerken; diğer kitaplarında olduğu gibi, bu kitapta da karakterlerine empatiyle yaklaşmaktan geri durmaz.