Dilimize “Söz gümüşse sükût altındır.” diye yerleşmiş bir söz var. Halkımıza, “Sen sus! Her şeye burnunu sokma!” demeyi, biraz kibarca özetleyen bir ifade aslında.
Demokrasiye inanmayan, insanımızın tepki ve itirazı olma-dan “Dediğim dedik!” bir anlayışla baskı ve korku rejimi oluşturup; kolayca hükmetmeyi hayal eden birileri tarafın-dan söylenmiş olsa gerek.
Sağlıkta, eğitimde, ekonomide özellikle de toplumsal yaşamda Cumhuriyet`in kaza-nımlarını yitire yitire bir bilinmezliğe sürükleniyor; “Çağdaş toplum ve ulus devlet” gömleğini çıkarıp sıradan bir Orta Doğu ülkesine dönüşüyoruz.
Okumak lüks, anlamak suç sayılır oldu. Sormak ve sorgulamamak ise tam olarak: “Vatana ihanet!”
70 yılı geçen "Diplomalı cahil yetiştirme” çabalarının meyveleri toplanıyor şimdi-lerde. Ülkenin geleceği için iyi eğitimli, seçkin ve saygın kişilerin görevlendirilmesi gereken kurumlara atanacak bir "Cahil”, bir şekilde bulunuyor.
Ekonomi zor da olsa düzelebilir. Fındık, fıstık satarak Osmanlı’nın 300 yıllık borç-larını ödedi bu ülke. Gene toparlanır. Ancak toplumsal ve demografik yapıdaki ha-sarın onarılması sanıldığı kadar kolay olmayacaktır.
İnsanımızın düşünme ve okumayı ihmal etme lüksü kalmadı.
Çocuklarımıza çok borçlandık…