Pek çok yazar insan aurası konusunda sadece zihinsel veya duygusal auranın renklerini tarif etmekle yetinip ve auranın temel maddesine veya gücüne neredeyse hiçbir atıfta bulunmamışlardır. Bu durum Hamlet karakterinin Hamlet oyunundan çıkarılması gibi bir şeydir. Auranın oluşturulduğu temel tözle ilgili bir şey anlamadıkça, temel maddenin varlığından ve varlık sebebinden kaynaklanan fenomenleri net bir şekilde anlamayı bekleyemeyiz. Bir öğrencinin, ışığın ilkeleriyle tanışmadan renk ilkelerini anlamasını da bekleyemeyiz.
İnsan aurasını oluşturan temel madde, tüm okültlerin sıklıkla okuduğu, birçok adla anılan, ancak belki de en iyi Sanskriçe bir terim olan “Prana” olarak bilinen ancak Yaşamın Özü, Yaşam Gücü vb. olarak düşünülen harika doğa ilkesinden başka bir şey değildir.
Bu kitapta Prana`nın doğası ve karakterinin genel değerlendirmesine girmemiz gerekmiyor. Onu Yaşamsal Kuvvet, Yaşam Özü, vb. tezahürler içinde ele almamız yeterli olacaktır. En geniş anlamıyla Prana, gerçek anlamda Doğadaki Enerjinin Prensibidir, ancak canlı formlarla olan ilişkisi içinde, Prana, en geniş anlamıyla, tezahür etmiş Yaşamın temelinde yatan Yaşamsal Güçtür. Bu güç en küçük mikroskobik formdan, çok daha yüksek düzlemlerde yaşayan canlılara kadar, tüm canlı formlarında bulunan bir güçtür. Bu güç tüm bu formlara nüfuz ederek tüm yaşam faaliyetlerini ve işleyişini mümkün kılar.