Uzun yıllar boyunca nice dokunaklı ve derinlikli öyküyü yüreğinde sessizce çoğaltan Bahar Kaynakçıoğlu’ndan özgün ve farklı bir “ilk kitap”.
Yaratıcı bir kurguya yaslanan ve bütünlüklü bir kısa romana dönüşen bu kitapta yazar, farklı yaşamları, zamanları ve mekânları ustalıkla birbirine bağlıyor. İnsanların yaşadığı acılar, ayrılıklar, öteki olma hâllerinin o derin etkisi... Mekânlar, evler, sokaklar, kıyılar, tüm bir coğrafya... Tüm bir Ege kültürü... Adalar, İzmir, Rodos, Pire, İstanbul... Mitoloji... Rüzgârlar, esintiler, dalgalar... Oradan oraya savrulan hayatlar... Zaman kırılmaları, mekân/ zaman geçişleri, kişilerin iç dünyasında çoğalan o derin hüzün... Bunların tümünün şiirsel anlatımı büyülüyor insanı.
Metin içi olaylardaki zaman geçişleri, anımsama süreçleri ve geçmişe gidiş gelişlerle sanki kırılmış bir aynadan yansıyor hayat. Parçalanmış hayatlar, parçalanmış zamanın içinde yer alan olaylar... Bir tür mozaik tekniğiyle modernist tarzda bir kısa roman oluşturuyor yazar.
İngiliz Çukuru’nu okurken zorunlu göçlerin, anayurdundan ayrı kalmanın, yalnızlığın ve yersiz yurtsuzluğun hüznünü; birbirine sevdalı Ege kıyıları ve adalarındaki insanların özlemlerini, kederlerini derinden hissedeceksiniz.
Hülya Soyşekerci