Bu roman 28 Şubat zulmünün gerçek öyküsüdür. Psikolojik işkenceler, ikna odaları, okulları ile ilişikleri kesilen genç kızlar ve hayalleri tükenenlerin yürek burkan hikayesidir. Alevi kız Hanzade ile sevdalısı Kerem’in birlikte insanı göz yaşına boğan mücadeleleridir.

Aşk ve İsyan

Trabzon’dan Muş’a devlet desteğiyle giden bir esnafın çocuğu terör örgütü tarafından dağa kaçırılmakla başlar hikâye. Kerem henüz küçük bir çocuk olarak ilk ciddi sınavını terör örgütünün yanında geçirir. Bir çoban tarafından gizlice dağdan indirilerek emniyete teslim edilen Kerem, İstanbul’a resme olan kabiliyeti nedeniyle özel bir sanat lisesine yazılır. Alevi kız Hanzade’nin ilgisini çeker. Hem onu kimseyle paylaşmak istemez hem de onun inançlarıyla bağdaşan hiçbir şeye kulak asmaz. Dört yıl süren tatlı bir diyalogları oluşur.

Hanzade’nin Kerem’le birlikte verdiği mücadele ailesinin parçalanma noktasına kadar gelmesine sebep olur. Hanzade, inancı gereği yürekleri parçalanan genç kızlar için mücadelesini sürdürmeye devam eder. Ancak hiçbir zaman Kerem’in istediği bir inancı yaşamaz. Başörtülü arkadaşlarının okuldan atılmalarıyla Hanzade bambaşka bir renge bürünür. Özellikle Kerem ve arkadaşlarının zikir sohbeti sonrasında şikâyet üzerine emniyete götürülmeleri onu çileden çıkarır. Sonrasında mahkemenin duruşmaya katılır. “Söz veriyorum Hâkim bey, bir daha ‘Allah’ demeyeceğim.” diyen olgun yaşta birinin sözleri onu çileden çıkarır. Hâkim ve inancına sahip çıkamayan gençten utandığını söyler mini eteğiyle.

Hanzade ile Kerem’in mücadelesi ilginç olaylarla devam eder. Dördüncü sınıfa geldiklerinde Kerem İstanbul’da halı saha maçında fenalaşır. Ona sevdalı olan zulmün kurbanı genç bir kız da onu ve lise arkadaşlarını gözyaşıyla izler. Kerem acilen hastaneye kaldırılır. Hanzade’nin dünyası yıkılır. Kerem Haydarpaşa Numune Hastanesi’nden Süreyya Paşa Hastanesi’ne gönderilir. Teşhis konulur…