*Mehtap Altan bu kez, başkalarını kendi öyküsel dili ve anlatımı içinden konuşturuyor. Özgün bir şair ve son derece yetkin bir konuşturucu olduğunu bilenler için bu şaşırtıcı değil. Çünkü şiirsel olanı tanıyan ve güzel söyleşen insanlar aynı zaman güzel söyler ve anlatırlar. İnsanoğlu kadar eski olan ‘kıssa’ (mesel/masal, hikaye, öykü…) dilinde Altan bize ne kadar incelikli, ne kadar içten ve ne güzel şeyler anlatıyor. Dili bir kanaviçe gibi, ince ince işlenmiş; dünyası saf, arı duru ve gizlice saran bir hüzünle gizemli…
Eski(meyen) hayatın dedeleri, filmleri, sokakları, dervişsileri Altan’ın kaleminin dokuduğu kilimin nakışlarında nasıl da etkileyici biçimde beliriveriyor. Öykü dünyamız için bir kazanç olarak görmemizi gerektiren çok özelliği, güzelliği var Mehtap Altan’ın…
Fahri Tuna’nın ‘imgeler kraliçesi’ diye nitelediği, şiirle öykünün kesiştiği bir yerden konuşan bu şair-öykücünün kitabından çok tatlar alacağınızı, çok hüzünleneceğinizi, tanımadığınız, belki de tanıdığınızı sandığınız ama yakinen bilemediğiniz bir dünyaya seyahat edeceksiniz. İmgenar sokağı sizi bekliyor.*
- Sadık Yalsızuçanlar