Halit Ziya Uşaklıgil’in İlm-i Sima adını verdiği eseri insanın yüzündeki karakteristik özelliklerden hareketle kişiliği / karakteri, ruh hâlini çözümleme iddiasında bulunan sima ilmine dair genel bilgileri içermektedir.
Roman yazarı kimliğinin dışında bir araştırmacı olarak kaleme aldığı bu eserde öncelikle sima ilminin tarihçesini kendine has üslubuyla okura sunan Uşaklıgil, -muhakkak ki- velûd bir yazar olmasının etkisiyle oldukça akıcı bir dil kullanır.
İnsanın gözünün, kaşının, saçının, dudaklarının, yanaklarının, kulağının, alnının rengi, boyu ve bunların birbirleriyle orantısal ilişkisinin insanın iç dünyasına dair verdiği ip uçları dikkat çekmektedir.
Uşaklıgil eserinde sima ilminin özel bir bilim dalı olmasına büyük katkıda bulunan Lavater’in görüşlerine sık sık başvurur. Lavater dışında bu alanda uzmanlaşmış olan başka isimlerin de görüşlerine ve deneyimlerine yer veriyor. Uşaklıgil’in uzun ve detaylı bir araştırmanın ürünü olan eserini sonuna şöyle bir şerh düşerek tamamlar:
“Burada dikkatli bakışların önüne sunulan kuralların istisna kabul etmeyecek derecede kesin doğru saymak hata olur. Uzun uzun anlatılan düşünceler -her kural gibi az çok istisnaya tabidir- genel kurallar makamında düşünülmelidir. Birçok insan vardır ki kötü ahlaka işaret eden göstergelere sahip olduğu halde aldıkları terbiye, sonradan edindikleri güzel huy ile durumunu iyileştirip yüzlerinde taşıdıkları kötülük işaretlerini yalanlamayı başarabilir. Bu yüzden bu kitabı çekince ile bitirelim.”