Kalbim her an bir çarpıntıya, ruhum her an bir dalgalanmaya hazırdı.Düşlerimin ardı arkası kesilmezdi. Günün ilk ışıklarıyla birlikte uyanan kuşlar, kulağı okşayan seslerle cıvıldaşarak, hemen her gün nasıl kilise çanının çevresinde dönmeye başlarsa, ben de hemen her gün hep aynı hülya seline kendimi kaptırır, sürüklenir giderdim.Saatlerce dalgın dalgın otururdum; ağladığım bile olurdu. Gerek gözyaşlarım, gerekse güneşin ufkumuza veda ettiği akşam saatleri yeni şiirlere çağrışım yapardı. O zaman, coşkunluğumun doğurduğu yığın yığın duygular, tıpkı durmadan yerden biten bahar çiçekleri gibi, fışkırırdı. Yaşama tutkusu, sevinci ruhumu sımsıkı sarardı.