“Salına salına ne de hoş yapraklarını salıveriyorsun gökyüzünden yeryüzüne ey ağaç! Sen de mi sevdalandın yoksa, renklerin en güzeline?
Ve yaprakların ondan mıdır, bu kadar narin ve ince, ondan mıdır, bu kadar nazlı ve naif. Salına salına naz mı yapıyorsun diğer ağaçlara?
Söyle!.
Zamanı sen mi yoğuruyorsun, yoksa yaprakların mı?
Salınsın, gelinimin üstüne yaprakların, salınsın.
Söyle!.
Rüzgar da mı seninle arkadaş, aşkı fısıldamak istediğinde ağaçlara?
Yoksa; bu kadar güzel salınmanın sebebi mi bu ılık rüzgârlar?
Söyle!
Yok, yok, sen durağan zamanla da arkadaşsın, akan zamanla da, yere salınan ve toprağı öpen yapraklarında.”