İletişim etiği son yılların en çok tartışılan konularından biri. Yeni iletişim teknolojilerinin gelişmesi ve yeni sorunların ortaya çıkmasıyla birlikte daha da çok tartışılacağa benziyor. İletişim etiği nedir, neden bu kadar konuşuluyor? Etik, nitelikli bir medya içeriği oluşturmanın aracı olabilir mi? Medya, giderek yitirdiği güvenilirliğini etiği ön plana çıkararak tekrar kazanabilir mi? Etiğin etkili olmasının koşulları nelerdir? Etik sihirli bir değnek midir yoksa kumlara yazılan yazı mı? Bu kitap bu sorulara açıklık getiriyor. İletişimcilerin karşılaştıkları sorunların ve işlerini yaparken duyacakları sorumlulukların üzerinde odaklanıyor. İletişim etiğindeki temel sorun alanlarını tartışarak, iletişimcilerin etik sorunları görme ve aydınlatma bilincinin gelişmesine katkıda bulunmayı amaçlıyor. Çünkü etik; tartışmaları, uygulamaları ve sorunlarıyla birlikte iletişimin ve iletişimi anlamanın ayrılmaz bir parçası durumunda. Kitap, etiğin bir bütün içinde ele alınmasını ve sorgulanmasını öneriyor. İletişim etiğinin iletişimle ilgili mesleklerin koşulları içinde değerlendirilmesi gerektiğini belirtirken, mesleklerin de toplumun siyasal ve sosyo-ekonomik koşullarından bağımsız olmadığını anlatıyor. Bütün bunlar göz önüne alınmadan, her şeyi düzeltebilecek sihirli bir değnek gibi algılanması ve sunulması durumunda etiğin kuma yazılan yazılardan farkı kalmayacağını vurguluyor.