Modern psikolojinin, insanın temel sorunlarını biyolojik ve psikolojik süreçlerinde bulmaya çalıştığı görülür. Nitekim doğum travması böyle bir arayışın sonucudur. Her ne kadar doğum travması dünyadaki mevcudiyetimize ve bu durumla gelen temel sıkıntılarımıza bir izah getirmiş olsa da insanın mutlak anlamda bu dünyada olma sebebine bir açıklık getirememektedir.
Aslında insanın ne olduğu sorusu modern psikologların da bulmaya çalışmış olduğu bir muammadır. Ancak getirdikleri açıklamalar insanın kompleks yapısını ve manevi boyutunu devre dışı bıraktığı için pek tatmin edici olmamıştır. Binlerce yıllık birikime sahip olan tasavvuftan yararlanan sufi psikolojisi insanın manevi boyutunu yadsımamış ve insanın temel problemlerine daha ikna edici, net cevaplar vermiştir. İnsanın bütün arzu ve özlemlerine rağmen onun kendi ölümlüğünü ve hiçliğini kabul etmesinden başka bir çözüm sunmayan psikoloji ekollerinden farklı olarak, sufi psikolojisi; insanın müspet yanlarına, onun içindeki ilahi nefhaya ve ölümsüzlüğüne vurguda bulunmuştur. Bu kitap, Hz. Mevlânâ`nın sazlıktan koparılan ney metaforunda anlattığı İlahi Vuslatı, sadece anne karnından dünyaya gelen bebeğin taşımış olduğu Doğum Travması ile izah eden modern psikolojiye kıyasla tasavvufun insanın temel sorunlarına ne derece kapsayıcı ve köklü çözümler üretebileceğini göstermekte.