*İktisat ve Düşünce* başlığıyla size sunduğumuz bu kitabın, bir *veya* bağlacıyla başlıklandırılmaması iktisat veya düşünce arasında kalmamamız içindir. Daha sarih bir ifadeyle; iktisadın ve düşüncenin ayrı ayrı dünyaları olmadığı veya birisinin diğerine hizmet etme konumunda olmadığı noktasındayız. Münasebet, iktisadın düşüncenin bir şubesi olduğu gerçeğindedir. Teorik veya politik açıdan iktisadın düşünceden dolayısıyla da imgelemden uzak bir yanı yoktur. İnsanoğlunun etkisinden uzak teorik veya deneysel bir halde mamur değildir. İmleyen ve imlenen şey arasındaki münasebet de kişinin taşıdığı im yüküne nazarı gerektirmektedir.
Aydınlanma düşüncesi bize bazı şeylerin (o bazı şeylere bilim diyorlar) birer doğal gerçeklik, diğer bazı şeylerin de herkesin kendi düşüncesi şeklinde kabul edilmesi gerektiğini öneriyor. Bu sebepten modern dünyada uzunca bir süre iktisadın ideolojik olmayan yanları olduğu savunulmuştur. Bir Epimenides paradoksu olarak karşımızda duruyor bu savunu. Ortada bilimsel iktisat heyulası dolaşıyor. İktisat hakkında verilen hükmün kendisi, üstünden imgeler saçarak okul koridorlarında yankılanıyor.