20 farklı öyküden oluşan bu kitap: Aşktan başka kalplerde açılmış her yaranın yalan olduğu o yıllarda; sokakta oynayan komşu çocuklarının karınlarının acıktığını hissedip, kaşla göz arasında ellerine domates salçalı dilimlenmiş ekmek tutuşturan, “terlemiş, susamışsınızdır” diyerek evde kaynattığı kızılcık şerbetini tek kale maç yapan gençlere paylaştıran mahallenin iyi kalpli teyzelerine,
“Öyle tek kişiye karşı on kişi olmaz” diyerek belki de hiç tanımadığı bir insan için kalabalığın ortasına dalıp, eşek sudan gelinceye kadar dayak yemekten çekinmeyen delikanlılara,
Her gün birkaç arkadaş cenazesi kaldırıp; adil, eşit, özgür bir dünyanın kendi dirençleriyle mümkün olduğuna inanan, daha dün yitirdiği arkadaşının anısını yaşatmak adına yine, yeniden kavgaya giren, tekrar tekrar denemekten vazgeçmeyen kırlangıç bakışlı gençlere,
Okulun kapısına dikilip, öğrencisini asla polis ekiplerine teslim etmeyen ”Ancak ölümü çiğnersiniz” diyerek direnen cesur öğretmenlere,
Aldığı üç kuruşun üzerine beş kuruş daha eklemek için değil, gün gelip güneşin sofrasına oturmak için yumruğunu hep sıkılı tutan tüm emekçilere ithafken yazıldı.